Her şey kendimizi tanımakla başlar denir. Acaba kendimizi ne kadar tanıyoruz? Peki ya karşımızdaki muhataplarımızı? Hayatta bazı şeyleri neden tekrar tekrar yaşıyoruz? Ebeveynlerimizle yaşadığımız problemin asıl sebebi kendimiz miyiz? İlişki ve iletişim, para ve otorite problemi yaşamamızın asıl nedeni nedir? Neden doğru ebeveyn olamıyoruz? Neden eş seçimlerimiz yanlış? Pek çoğumuzun aklında böyle bitmek bilmeyen sorular var. İşte tüm bu soruların cevabı Bütüncül Analizde… Bütüncül Analiz Yöntemini geliştiren ve uygulayan, Fizyonomi ve Yüz Okuma Sanatı ile 30 yılı aşkın bir süredir ilgilenen, Bütüncül Akademi Kurucusu, Uluslararası Fizyonomistler Derneği Kurucusu ve Başkanı Yakup Oktay ile şaşırmaya hazır mısınız?
Yakup Bey sizi Bütüncül Analiz Modeli Kurucusu ve Uygulayıcısı olarak başarılı çalışmalarınızdan tanıyoruz. Bize öncelikle Bütüncül Analiz nedir anlatır mısınız?
Bütüncül Analiz kısaca, kişinin fiziksel özelliklerine bakarak yani madde anatomisine bakarak o kişinin manevi anatomisi yani o kişinin kişilik özellikleriyle ilgili veriye ulaşmaktır.
Yola nasıl çıktınız? Bu model nasıl gelişti?
Aslında benim el okumaya merakım vardı ve el okumayla ilgileniyordum. Alana çıktığımızda, bununla ilgili bir çalışma yapmaya başladığımızda gördüğümüz muamele falcılıktı. Dedik ki bu iş bir fal değil. Bu bir ilim. Daha sonra el okumayla beraber biz yüz okuma alanında çalıştık. O da yine bir kadim ilim. Ve dedik ki biz bunu geliştirelim. İnsanı tanımaya dair farklı kaynaklar nedir? Özellikle Uzak Doğu’da sağlıkla ilgili ve yine kendi topraklarımızda çalışmalar vardı. Beş element öğretisi ile beraber fizyonomiyi birleştiren çalışmalar vardı ve hem kişiyi tanıma hem sağlıkla ilgili veriye ulaşıyorduk. Yine alana çıktık. Yine alanda bunlar kadim ilimler dedik ve baktık yine kabul göremiyoruz. Bu arada da insanı diğer canlılardan ayıran en etkin faktör akıl olduğu için de bir yandan da aklın çalışma sistemi üzerine çalışıyorduk. Daha sonra bu eski fizyonomi ilmindeki kadim bilgilerle beş elementle sağlıkla ilgili verileri birleştirirken aklın çalışma sistemini de birleştirdik ve ortaya yeni bir farklı model çıkardık.
Bu kez alanda kabul görmeye başladınız mı?
Evet, fizyonomi kadim ilim, beş element kadim ilim ve aklın çalışma sistemi daha önce bu alanda hiç kullanılmamış bilinmeyen bir şey fakat yine alanda kabul görmeme olasılığı ve bununla ilgili daha etkin bir çalışma isteği duyduk. Dünya bilim çevrelerinin insanı tanıma konusunda, kişilikler konusunda kabul ettiği yöntem neydi? Enneagram’dı. Biz de enneagram’ı çalışmaya başladık. Daha sonra bildiğimiz bu fizyonomi ilmiyle ennaegram kişilik tiplerini örtüştürdük. Dolayısıyla da kişinin yüzüne bakarak yüz okuma ile enneagram kişilik tipini buluyoruz. Fakat bu bize yetmiyor. Enneagram kişinin yaşayabileceği sağlık sorunlarıyla ilgili bize detaylı bilgi vermiyor. Enneagram kişinin niye böyle davrandığı kısmıyla ilgili bize doyurucu bilgi vermiyor. Biz de Bütüncül Analiz’de şunu yaptık; kişinin aklın çalışma sistemi üzerinden en etkin kullandığı yeri bularak ona bağlı davranışlarını enneagram ile ifade ettik. Enneagram’daki kişilik tiplerinde kişilerin bu davranışlara devam ederse yaşayabileceği sağlık sorunlarıyla beş elementi örtüştürdük ve bunu formülize ettik. Ve dedik ki her insanın akıldaki bir kısmı belli duygularıyla, o duyguları da belli organlarla bağlı ve bu kişi bu hattı daha çok kullandığı için en güçlü hattı burası ve burayı daha sık kullandığı için de ilk bozduğu hattı burası.
Peki, bu size ne sağladı?
Bu bizim çok kısa sürede, yalnızca yüzüne bakarak % 80 gibi başarı oranıyla kişinin kişilik tipini bulmamızı sağladı. Ve eğitimlerde yüz okumayı kullanarak kişinin kişilik yapısını bularak onun temel özelliklerini bulduk. Yüz okumadaki detayla o temel özelliklerine bağlı olarak kişiye özel özellikleri de ortaya çıkarmaya başladık. Böylelikle kişilik tanımada bambaşka yeni bir model ortaya çıktı. Yüz okumayla kişilik tanımanın örtüştüğü ve kişilik tanımada yalnızca davranışlar değil aynı zamanda
kişinin yaşayabileceği sağlık sorunları ve bunları dönüştürebileceği akıl kısmını da içine koyduğumuz Bütüncül Analiz’i geliştirdik.
Bütüncül Analiz ile elde ettiğiniz en önemli fayda nedir?
Öncelikle günümüz insanının en büyük problemlerinden bir tanesi Tükenmişlik Sendromu ve ne yapacağını bilememe hali. İşte Bütüncül Analiz bu hali aşarak kendini tanıma sağlıyor. Peki, yalnızca kendimizi mi tanıyoruz? Hayır. Karşıdaki muhatabı da tanıyoruz. Karşımızdaki muhatabımız iş yaptığımız insan olabilir, eşimiz olabilir, evladımız olabilir, yakın çevremizdeki dostlarımız ve akrabalarımız olabilir dolayısıyla karşımızdaki insanı tanıdığımızda bu durum hayatımıza inanılmaz bir katkı sağlıyor. Bir anlamda koçlukla tanıtımın iç içe olduğu bir anlatım tarzına geçmeye başladık. Yani hem kişinin niye böyle davrandığını anlatan akıl üzerinden gittik, nasıl davrandığını ifade ettik ve nasıl davranmaya devam ederse yaşayabileceği sağlık sorunlarını söyledik ve totalde de kişiye hem zihinsel hem duygusal hem fiziksel olarak bütüncül bir analiz yaptığımız için de bütüncül çözüm önerisi sunmaya başladık. Çok kısa sürede de insanlardaki değişimleri gözlemlemeye başladık.
“Biz klasik fizyonomi yapmıyoruz; neden sonuç ilişkisi kurmakla kalmıyor aynı zamanda çözümleri konuşuyoruz”
Siz klasik fizyonomi yapmıyorsunuz. Bütüncül Analizde çözümleri de konuşuyor musunuz?
Evet, biz klasik fizyonomi yapmıyoruz. Kişinin fiziksel özelliklerine eskilerin Kıyafetname dediği İlmi Sima dediği, günümüzde Fizyonomi diye tarif edilen bu yöntemi kullanarak kişinin kişilik yapısını tespit ediyoruz. Maddi anatomisine bakarak manevi anatomisini tespit etmeye çalışıyoruz ve şunu biliyoruz ki siz istediğiniz kadar iyi bir fizyonomist olun istediğiniz kadar iyi bir yüz okumacı, iyi bir el okumacı olun eğer insanın içindeki o manevi anatomiyi iyi bilmiyorsanız, yapacağınız yorumlar kısır kalıyor. Dolayısıyla dışarıdan içeriyi tanırken içeriyi de çok iyi anlatmaya çalıştık. Yani akıl nasıl çalışıyor, sağlık çalıştığında ne oluyor ve sahada kullandığımız kavramların içeriklerini doldurmaya başladık. Zekâ, akıl, zihin ne işe yarıyor detaylı olarak veriyoruz. Daha sonra duygu kısmında daha çok kullandığımız sezgi, duygu, his gibi kelimeler ne anlam ifade ediyor, fizik merkezinde bahsettiğimiz tepki, eylem, irade ve bu bizim için nasıl bir yol haritası oluşturabilir. Dolayısıyla da kursumuzun içinde tamamen kavramların neden sonuç ilişkisi kurulduğu ve o kavramların anlatıldığı, iç dünyayı bütün olarak tanıma ve dışarıdan içeriye analiz ettiğimizde de iç içe bütüncül bir analiz şekli ortaya çıkıyor. Ve yaptığımız bütün çalışmalarda hem kadim bilgiler içindeki tecrübelerden istifade ettik hem de bilimsel çalışmalarla bunları bir araya getirerek yaptığımız bütün aktarımlarda neden sonuç ilişkisi kurduk. Bu böyledir deyip kestirip atmadık. Bu böyledir çünkü şunun için ve böyle devam ederse de yapmamız gereken bunlar diye neden sonuç ilişkisi kurmakla kalmadık aynı zamanda çözümleri konuştuk.
“Biz tedavi kısmında yokuz”
Peki, siz tedavi ediyor musunuz?
Şu an insanı tanıma ve tedavi noktasında birçok yöntem var hepsi çalışıyor. Özellikle kendi spiritüel alanında tanıma kısmında astrolojiden numerolojiye, isim analizinden el okumaya, yüz okumaya farklı kişilik tanıma yöntemlerinin hepsi çalışıyor. Ama biz tedavi kısmında yokuz. Bizim insanı bütüncül tanımamız bütününü bilmemiz ve o kişiye özel olan kısmını bilip o özelle yani tabiri caizse butikle bütünü birleştirip kişiye özel çözümler üretmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bu hem tanıma noktasında hem tedavi alanında çalışan uzmanlar noktasında çok hızlı ve doğru sonuca ve başarıya götürecektir.
“Kişinin kişilik yapısı içinde üç kavram çalışıyoruz”
Hangi kavramlara ve nasıl çalışıyorsunuz?
Kişinin kişilik yapısı içinde üç kavram çalışıyoruz. Bir, kişilik. İki, karakter. Üç, Mizaç. Mizaç kişinin doğuştan getirdiği özellikleridir. Aslan olarak doğmuş olabilirsiniz bir Kartal olarak doğmuş olabilirsiniz. O sizin doğumla getirdiğiniz özelliğiniz ve değişmez yani bir aslan dünyaya geldikten sonra kartal olmaz. Mizaç bizim değişmez yönümüz sabit yönümüz ve bu mizacımıza göre bir yaşamsal önceliğimiz var ve o yaşamsal önceliğimiz bizim yaşamda kalma modelimizi belirliyor ve bu modeli gerçekleştirmek için içerideki 3K’yı kullanıyoruz. Kafa, kalp ve karın. Bunları uyumlu kullanma haline karakter diyoruz. Bu üç merkezden akıl, duygu, beden veya akıl, duygu, içgüdü dediğimiz üç merkezden biriyle bu yaşamsal önceliğimizi gerçekleştirme çabasına da kişilik diyoruz. Dolayısıyla kişilik değişebilir; nasıl değişebilir? Kişilik karakterine döner yani bir merkezde yaşamı inşa etme yerine bütün merkezlerini uyumlu kullanabilir. Ve bunun için yapması gereken ilk şey kişinin kendini tanımasıdır. Kişinin fiziksel özelliklerine baktığımızda aslında biz kişinin hem mizacını hem karakteristik özelliğini hem kişiliğini tespit edebiliyoruz. Kişilik tespit etme konusunda enneagram’ı kullanıyoruz. Karakterde bütüncül analizi kullanıyoruz.
“Yaşamsal önceliği aynı olan aynı mizaçta insanların fiziksel olarak çok ortak özelliği var”
Bir kişinin yüzüne baktığınızda neleri bir bakışta okuyabiliyorsunuz?
Kişinin saçlarından hayal dünyasını nasıl kullandığını daha iyi görüyoruz. İnce telli ise duygusal zekâyı, kalın telli ise analitik zekâyı daha iyi kullanıyor. Ve duygusal zekâ ne, analitik zekâ ne bunu anlatıyoruz. Daha sonra alnın bittiği saçın başladığı yerde saç çizgisi dediğimiz bir yer var. Buradan kişinin hafızayı kullanma şeklini görüyoruz yani bu kişi verileri nasıl kaydediyor ve nasıl geri çekiyor. Alın zaten frontal lob’un olduğu bölge. Karar verme mekanizmamız. Nasıl düşündüğünü alın bölgesinden görüyoruz. Pratik bir bilgi vermek gerekirse, kişinin anlı darsa daha çok zekâyı kullanır, ortalama seviyede ise aklı kullanır. Yüksekse zihni kullanır. Zekâ, akıl ve zihnin de ne olduğunu bildiğinizde bir kişinin alnına bakarak tamamen nasıl düşündüğünü bulabilirsiniz. Ve her bir parçaya bu şekilde çalışıyoruz. Kulaklar kişinin böbrekle olan ilintisini, dinlemesini, öğrenmesini, aklı kullanma biçimini gösterir. Biz neden sonuç ilişkisini kurarak anlatıyoruz. Kaşlardan nasıl karar verdiğini görüyoruz. Kaşın başlangıcından durumu nasıl değerlendiriyor, ortasından plan yapıyor mu ve kaşın sonucundan sonuca nasıl gidiyor onu görüyoruz. Gözlerinden göz bebeğinden anlık duygu durumunu, gözün şeklinden hayata bakışını görüyoruz. Burundan iş yapma tarzını, yanaklarından değer alma ve verme kısmını, burun ile üst dudak arasındaki kısımdan içgüdüsel olarak üretkenlik potansiyelini, ağzından duygusal olarak kendisini ifade etmesini ve beslenmesini görüyoruz. Çeneden kişinin fiziksel gücünü görüyoruz. Bütün bu parçaları birleştirerek her kişilik yapısında benzer uzuvların öne çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla bir kişinin yüzündeki öne çıkan özelliklerle o kişinin kişilik yapısını bulma şansına sahibiz ve kişilik yapısını bulduğumuz an, o kişiyle ilgili yaklaşık 40 başlık altında onlarca sayfalık bilgiye bir dakika içinde ulaşabiliyoruz.
“Öze yolculuk noktasında bir yol haritası çıkartıyoruz”
Pek çok kişinin kendine sorduğu bir soru vardır; ben neden aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyorum. Eğitimlerinizde bu sorunun cevabını da verebiliyor musunuz?
Kişinin kişilik yapısını bulduğumuzda, kişinin temelde en güçlü ve en zayıf yönünü tespit ediyoruz. Bu en güçlü ve en zayıf yön bizim hayata bakış açımızı gerçekleştiriyor. Herkes dönüp geçmiş hayatını şöyle bir gözden geçirdiğinde aynı şeyleri tekrar tekrar yaşadığını görüyor. Peki, neden? Kısacası şu, her birimizin güçlü yönü ve korkusu arasında gidip gelmelerimizdir bize aynı şeyleri tekrar yaşatan. Ve eğitimlerimizde kişiler tek tek kendi güçlü yönlerini ve zayıf yönlerini öğreniyorlar. Daha sonra kişiye ruhsal arayışın bu, yaşamsal önceliğin, metodun bu, daha sonra bu üç merkezi kullanma karakteristik halin bu ve kişilik yapın bu diyoruz. Ve kişiliği de olabildiği kadar açıyoruz. Peki, kişiliği tanıtırken niye karakter ve mizaçtan bahsediyoruz. Diyoruz ki senin kişilik özelliklerin bu ama özünde karakteristik yapın ve mizacın bu. Hadi özüne dön. Bir anlamda kişinin kendisini tanımasıyla beraber öze yolculuk noktasında bir yol haritası çıkartıyoruz.
Öze yolculukta çıkardığınız yol haritasında kişi özüne en hızlı nasıl dönebilir?
Özüne hızlı mı dönmek istiyorsun? Bu iki maddeye dikkat et? Temel arzunu gerçekleştirmek istediğin noktada birine katkı sağla. Temel korkun canının yandığı yerden can yakma. Bak bakalım özüne ne kadar hızlı gidiyorsun.
“Ebeveynlerinizle yaşadığınız problemin asıl sebebi kendinizsiniz”
Ebeveynlerle yaşanan problemler bütün hayatımızı etkiliyor. Bu duruma nasıl yaklaşıyorsunuz?
Spiritüel alanda bütün hocaların ittifakla söylediği bir görüş var. Annenle babanla aran bozuksa ilişki, iletişim, para ve otorite problemi yaşarsın. Ve bütüncül analizde kişi ebeveynleriyle yaşadığı problemin asıl sebebinin kendisi olduğunu net olarak görüyor. Aslında ilişki ve iletişim, para ve otorite problemi yaşamanızın sebebi kendinizsiniz. Onun için başınızın en büyük belasının kendiniz olduğunu görüyorsunuz. Sloganımız şu; gençleştiriyoruz, güzelleştiriyoruz ve güçlendiriyoruz. Niye, çünkü iç değişim dışarıyı da etkiliyor. Bütüncül analizde her kişilik yapısının çocukluğunda ebeveyninden beklentisinden bahsettiğimiz gibi her kişilik yapısının ebeveyninden de bahsediyoruz. Ve şunu görüyoruz ki kendi ebeveynimizden beklediğimiz şeyi kendi çocuğumuza vererek iyi ebeveynlik yaptığımızı zannediyoruz. Aslında yapmıyoruz. Çünkü kartala aslan muamelesi yapıyoruz.
Peki ya eş seçerken yaptığımız hatalar?
Her kişilik tipi eş seçerken yine kendi bilinçaltı kişilik yapısı etkileriyle seçiyor. Bununla ilgili farklı çalışmalar var. Biz eş seçerken çok bilinçli seçmiyoruz. Ve her kişilik yapısı eş adayından ne bekliyor ne istiyor bütüncül analizde onu görüyoruz. Bir de herkes genellikle zıt karakterleri, kendi eksikliğini tamamlayacak karakterleri çekiyor. Her bir kişilik yapısının cinselliğe bakışını görüyoruz ve fizyonomist olarak biz bunu detaylandırabiliyoruz. Evet, bu kişilik yapısının cinselliğe yaklaşımı bu ama yüzünden ve elinden aldığımız verilerle de buradaki libidosu veya performansı da bu diyebiliyoruz.
Estetikli yüzleri nasıl okuyorsunuz?
Estetikte deriz ki ya kişinin iç dünyası çok hızlı değişmiş uzuvları hızına yetişememiş ve kendi eliyle estetik yaptırarak iç dünyasıyla uyumlu hale gelmiştir. Ya da deriz ki kişi estetik yaptırarak bir uzvunda farklılık meydana getirmiş onunla ilintili olan organ duygu ve düşünceyi aktifleştirerek değişim yolunda bir adım atmıştır.