Ana Sayfa Kişisel Gelişim Kendimizi Tanıma Yolculuğumuz

Kendimizi Tanıma Yolculuğumuz

Kendimizi Tanıma Yolculuğumuz
Akyayla

Kendini tanıma yolculuğuna hazır olmak bir cesaret işidir. Ve kararlı bir niyetle başlamalı her adımımız.

Betül Beyaztaş / İlm-i Sima Eğitmen ve Yorumlayıcısı

Hayatımızın içinde kendi varoluş sebebimize bakmaya fırsat bulamadan geçip giden günlerimizde, aklımıza bile gelmez kim olduğumuz. Kendine bakmak, nedir bu içimize dönmek. İnsanoğlunun yıllar boyu bu anlama ve bilme merakı birçok öğretide yer almış, hatta bu yolda Evreni ve Yaradan’ı bileceğimiz konusu derin bir şekilde işlenmiştir. Bu yolda adım atabilmeye gayret diyoruz. Sosyal kimliklerimiz ve rollerimizle hayatımızı sürdürsek de gerçekte birinin kızı, birinin eşi, yoksul, zengin ya da sağlıklı olabiliriz. Kendimizi, bizim ve toplumun verdiği etiketlerle yaşadığımızı fark edelim. Bunların hepsi bizi katman katman kaplayan görünmez kabuklardır. Hem dış dünyadan aldığımız hem de kendi kendimize oluşturduğumuz bu kimliklerin ötesinde bir ruha sahip olduğumuzu anlamak zamanımızı alacak ancak sonucu lezzetli ve şahane bir yolculuk olacaktır.

Kendimize verdiğimiz anlamları bulmak niyetiyle, varoluşumuzun sebebine ve sürecine baktığımızda öz hakikatimizle karşılaşırız. Yaşadığımız dünyada dikkatimizi dışarıya odakladığımızda özümüzle olan bağlantımızın koptuğunu, içimizle olan dengenin sarsıldığını gözlemleriz. Benliğimizle Varoluş arasında bir köprü olduğunu görmemiz, ilahi olanla köklerimiz arasındaki bağı fark etmemiz işin temelini oluşturuyor. Yaşadığımız her an evrenin bir parçası olduğumuzu fark edelim.

Niyetimizi, Cesaretimiz Ve Gayretimiz Takip Ediyor

Cesaret; korkularımıza rağmen adım atabilmektir. Görmemiz gereken özümüz oradadır ve bunu görmezden gelmek yaşam içinde sadece savrulmamıza sebep olur. Her anımızı bu bağlantı bilincinde yaşamak, hayatı akıcı ve mutlu kılar. Niyetimizi kararlılıkla cesarete çevirebilme yolundaki ayık ve uyanık olma halimiz bizi ferasete götürecektir. Feraset herkesin göremediğini görebilme, gelişmiş önsezi ve hissetme yeteneğidir.

Varlığımızdaki özellikleri fark etmek ve kendimizi gerçekleştirmek kavramları, günümüzde sadece ihtiyaçlarımızın karşılanmasıyla sınırlandırılmış bir hale büründü. Yaşamımız fiziksel ihtiyaçlarımızda takılıp kaldı, başarılarımız sadece sahip olduklarımızla ölçüldü çoğu zaman. Gerçekte tüm ihtiyaçlarımızın karşılanması özümüze ulaşabilme süreciyle oluşacaktır. Varoluşa karşı başarılı olamayız, varoluşla bir olduğumuzda başarı bizimdir.

Varoluşumuzla bir olduğumuzda, bağlantıda kaldığımızda bu dünya deneyiminde kendimizi güvende hissediyoruz, destekleniyoruz, mutlu ve huzur içinde yaşıyoruz. Temel ihtiyacı kendisini gerçekleştirmek olan insanoğlu bir potansiyel olarak doğuyor.

Hiçbirimiz bu dünyaya tesadüfen gelmedik. Sadece bizim doldurabildiğimiz bir boşluk var bu evrende ve yalnızca biz doldurabiliriz. Yaşadığımız her olayın bir anlamı var. Kim olduğumuz, ne olduğumuz ve ego kimliklerimiz de dahil olmak üzere bu dünyaya neler bırakacağımız mükemmel bir plan dahilinde işliyor. Bu planda ihtiyacımız olan en önemli şey içsel enerjiyle dolu yaratıcımızın gücüdür.

Her insan henüz gerçekleştirilememiş bir potansiyel olarak bu dünyaya gelir. Bu potansiyelin gerçekleşmesi tamamen kişinin seçimine bağlıdır. Şikâyet edenin cesaret edemediği bu dünyada, bu dünya döngüsü içinde mutluluk, aslında bizim içsel büyümemizin sebebidir. Eksiklik duygusu her daim fiziksel koşullar tam olsa bile hep var ve bu duyguyla biz mutlu olamıyoruz.

Yeni Ben-i Kabul Edebilmek

Her tırtılın kelebek olamayacağını biliyoruz. Ancak kelebek olacak tırtılın önce kendi kabuğundan vazgeçmesi ve kendi geleceği için şu anki durumunu dönüştürmesi gerekmektedir. Şu an-ı terk edebilme cesareti, yeni geleceğe atılan ilk adımdır. Acaba yeni ben-i beğenecek miyim, yeni ben-i kabule geçebilecek miyim? Mutluluk dışsal bir olayla ilgili değil, içsel büyümenin yan ürünüdür. Özünü bildiğinde, merkezinde kaldığında, dışarıdaki dünyanın seni etkilemesine izin vermediğinde mutlusun. Öfke ile korkuya aynı noktadan bakabilmek, her duruma anlam yüklememek, tohumun çatlaması gibi direnci ve çabayı bırakarak ol-an hayatımızı yargılamadan yaşamayı tercih ettiğimizde özümüzü fark ederiz.

Yaşımız ne olursa olsun, ne yaşamış olursak olalım her ol-an bizim tekâmülümüz ve bizim için yaşanıyor. Dikkatimizi dış dünyaya verdiğimizde sadece egomuzun etiketleriyle ilgileniyoruz, özümüzü fark edemiyoruz. Ol-anı olduğu gibi kabul varoluşa güven ve kâinata güvendir. İlgimiz dış dünyadan içimize döndüğünde bilinç düzeyimizdeki yükselme gerçekleşecektir. Kendimizi bildiğimiz nokta, doğayı ve özümüzü bildiğimiz noktadır. İnsan realitesinin doğasını yaratan bilinç ve enerjidir. Bu durumu günlük hayatımızda nasıl uyguluyoruz sorusu bizi farkındalık sahnesine çekecektir.

Kabul etmediğimiz bir şeyi hayatımızda asla tezahür ettiremiyoruz. Kabul düzeyim yeterli mi sorusu bize zihnimizin limitlerini gösteriyor. Çoğumuz gerçekleştirebileceklerimizi kabul edemediğimiz için yaratım yapamıyoruz. Zihnimizdeki layık olduğumuz hayatı yaşamayı yine kendimiz engelliyoruz. Bilincimiz maddeye etki eder, bilinç enerjiyi etkiler. Bilinç ve enerji realiteyi yaratır. Etrafımızdaki enerji ile yaratım noktalarını deneyimliyoruz. Hayatımız sürekli her an değişim içinde. Bu değişimi fark etmek, değişime uyumlanmak, akıntıyla birlikte hayatı yaşıyor olduğumuzu fark etmektir. Aksi takdirde akıntıya karşı kürek çektiğimizde yaratım yapamıyoruz, direnç gerçekleşiyor, istediğimiz hayatı deneyimlenmek mümkün olamıyor.

Kendimizi tanıma isteği, günümüzde daha çok bizim görmeyi tercih etmeyip, dışarıdan nasıl görünüyorum sorusunun karşılık bulduğu bir alana evrilmiş durumda. Olması gereken durup kendimize bakmak, kendimizi dinlemek yerine oradan beni nasıl görüyorlar sorusu daha da önemli hale geldi. Çoğunlukla bu yolculukta içsel motivasyonu bulamamak, tamamıyla bir atalet içinde olduğumuzun göstergesidir. Bu yüreklendirici enerjiyi dışarıdan beklemek yerine, içimizdeki yaratıcı gücü ortaya çıkartabilmek bizim en yüksek seviyede kendimizi gerçekleştirme yolculuğumuzda varacağımız sonucun başlangıcıdır.

Sevgili okuyanım, bu satırlara kadar sabırla okuduysan, içsel gücünü, motivasyonunu ve yaratıcı ışığını fark ettiğini biliyorum.

Dergi