İnsanlık tarihi boyunca şifalı bitkiler içerdiği çeşitli moleküller ve vitaminler ile insanlar için hep faydalı olmuştur. Şifalı bitkilerin birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Doğadan gelen şifaya olan inancımız ile bu sayımızdan itibaren sizlerle vücudumuza ve ruhumuza iyi gelecek kadim bilgilerden yola çıkarak şifalı bitkileri paylaşacağız.
Araştırmacı – Murat Özbilgin
HIYARŞENBE
Gövdesi dik çok dallı ve tüylü bir bitkidir. Yaprakları uzun saplı ve yuvarlak olup beyaz renkte çiçek açmaktadır. Kırlarda ve bahçelerde yetişmektedir. Hazmetmeyi kolaylaştırır ve şişkinlik önler. Gaz söktürücü özelliği ile mide ve bağırsak gazlarına karşı faydalıdır. İştahsızlığı ve bulantıyı giderir. İshali ve kusmayı keser. Sakinleştirici etkisi nedeniyle sinirleri yatıştırır. Ağrıları hafifletir baş ağrısına iyi gelir. Kan dolaşımının düzenli olmasına yardımcı olur. Kalbi kuvvetlendirir. Öksürüğe iyi gelir. Astım, bronşit ve nefes darlığı şikâyetlerini azaltır. Kadınlarda aylık periyotlarındaki düzensizlikleri düzene sokar. Anne sütünü arttırır. Anason kaynatılarak birlikte içilirse öksürüğe ve nefes darlığına daha iyi gelir. Yemeklerden sonra içilirse gaz ve şişkinlik hissini daha iyi giderir. Etle birlikte kullanılırsa ete ayrı bir lezzet katar. Ancak fazla miktarda kullanılırsa uyuşukluk, baş ağrısı, görme zorluğuna neden olur.
HAYIT
Mine çiçeğigiller familyasındandır. Çok yıllık tıbbi bir bitki türüdür. Yapraklarında viteksin ve viteksinin adlı iki heterozit madde bulunur. Hayıttan elde edilen ekstreler gram pozitif bakterilere karşı antimikrobiyal aktivite göstermesine karşın gram negatif bakterilere ve maya mantarlarına karşı aktivite göstermez. Meyveleri infizyon halinde idrar artırıcı gaz söktürücü ve yatıştırıcı olarak kullanılır. Kökleri sarı renk için iplik boyamada kullanılır. Dallarından sepet örülür. Adet yokluğu veya düzensizliğine ya da gerilim, meme hassasiyeti ve vücutta su tutulumu gibi adet öncesi belirtilere neden olan hipofiz bezi sorunlarının giderilmesinde etkilidir. Sancıları keser. Anne sütünü artırır. Hazımsızlığı giderir. Karın ağrısını ve ishali keser. Akrep ve arı sokmalarında faydalıdır. Yüksek ateşe karşı çok faydalıdır. Özellikle de regl dönemlerinde adet sancısı sorunu yaşayan kadınlar için hayıt bitkisi oldukça yararlıdır. Projesteronu artırarak kemikleri ve rahim duvarlarını da güçlendirir. Menopoz döneminde kullanmak isteyenlerin sabah ve akşamları olmak üzere günde 2 kere içmeleri önerilir. Araştırmalar, balın kansere karşı doğal bir koruyucu olduğunu ortaya koymuştur.
TOPALAK
Papilusgiller familyasındandır. Diğer adları kara topalak, gece biten, Arap topalağı, Suud köküdür. Bileşiminde şeker, nişasta, sabit ve uçucu yağlar, zamk, çeşitli alkaloitler bulunur. Tazeyken yenen, 10-15 mm uzunluğunda zeytin biçimli siyah renkli kök sapı toz haline getirildiğinde sakız gibi kokar. İdrar, gaz ve adet söktürücü, terletici, kurt düşürücü, sindirim kolaylaştırıcı, ishal giderici, uyarıcı, cinsel isteği arttırıcı etkileri vardır. Bunun için bitki ya tazeyken yenmeli ya da 20 gramının üzerine bir litre kaynar su döküp 10-15 dk bekletildikten sonra içilmelidir. Dışarıdan da yaraların üzerine merhem olarak sürülür. Topalağın kök sapı parfüm sanayiinde koku verici olarak kullanılır.
ÇİVİT OTU
Turunçgil familyasından köklerinden çivit mavisi olarak adlandırılan boya elde edilen bir bitki türüdür. Çamaşırların sarılığını gidermek için çamaşırları yıkandıktan sonra son durulama suyuna katılır. Sarı kırmızı yeşil olanlarından boyacılıkta istifade edilir. Gök mavisi rengi çamaşırlarda kullanılır. Bazı maddelerin içine karıştırılarak kumaş boyanır. Çamaşır aklamasıyla bilinen otun şifa edici özellikleri de bilinmektedir. A vitamini, eterli yağ asitleri bitkisel özler ve etken maddeler glucobrassicin ihtiva eder. Kuvvetli bir antioksidan olmasından dolayı kanseri önleyici özelliği öne çıkmaktadır. Vücuttan zehirli maddelerin atılmasında etkili olan ot brokoliden 65 kat daha fazla kanseri önleyen etken madde içermektedir. Ayrıca boğaz ağrısına iyi geldiği hepatit A’yı engellediği, menenjiti önlediği, grip olmaya karşı bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği, kızamık oluşumunu engellediği, kabakulak oluşumunu engellediği, faranjite ve isale iyi gelmektedir.
KİŞNİŞ
50-60 cm boylarında pembe beyaz renkte çiçek açan yumuşak ve tüysüz bir bitkidir. Kara kimyon olarak da adlandırılır. Daha çok rutubetli yerlerde yetişir. Kurutulmuş tohumu baharat ve ilaç olarak kullanılır. Yaprakları ve kökleri de baharat olarak kullanılır. Sabit ve uçucu yağ, tanen, şeker ve nişasta içerir. Kişniş, diyet lifi, manganez, demir ve magnezyum kaynağıdır. Ek olarak, K vitamini ve protein bakımından zengindir. Ayrıca kalsiyum, fosfor, potasyum, tiamin, niasin ve karoten içerirler. İştah açar hazmı kolaylaştırır. Sinirleri ve sinirsel baş ağrılarını yatıştırır. Karın ağrılarını giderir istifra etmeyi önler. Cinsel gücü ve isteği arttırır. Doğumu kolaylaştırır, aybaşı kanamalarını düzenler. Kalbi kuvvetlendirir, çarpıntı ve baş dönmesini önler. Bal ve zeytinyağı ile birlikte yenirse pamukçuk ve kurdeşeni giderir. Bal ile karıştırılırsa baş dönmesini giderir tansiyonu düşürür. Fazla kullanılırsa da baş dönmesi ve dalgınlığa neden olabilir. Cilt iltihabı, yüksek kolesterol düzeyleri, ishal, ağız ülseri, anemi ve hazımsızlık tedavisinde kullanılır. Kişniş ayrıca menstrüel bozukluklar, çiçek hastalığı, konjonktivit, cilt hastalıkları ve kan şekeri hastalıkları için de yararlıdır, ayrıca görme açısından da faydalıdır. Diş macunu icadından önce, insanlar kötü nefesi azaltmak için kişniş tohumu çiğniyorlardı. Zengin bir kalsiyum kaynağı olarak kişniş, kemikler için çok değerlidir. Kişnişlerde bulunan kalsiyum ve diğer esansiyel mineraller, osteoporozdan korunmanın yanı sıra, kemik büyümesinin ve dayanıklılığın ayrılmaz bileşenleridir. Diyetinize küçük bir miktar kişniş bile eklemek, kemiklerinizi yıllar boyu sağlıklı ve güçlü tutmanıza yardımcı olabilir.
KAKULE
Alternatif Tıp yöntemi olarak kullanılan kakule, zencefilgiller ailesinden “elettaria”ve “amomum” cinslerini kaplayan bitkilerin genel adıdır. 4-5 metre boyunda büyük yapraklı çok yıllı bir bitki cinsidir. Meyveleri bir iki santim uzunluğunda sarımsı, yeşil ve kirli beyazımsı renktedir. Tohumları mercimek şeklinde ve büyüklüğünde kırmızımsı esmer renkte olup keskin kokuludur. Özellikle Güney Hindistan’ın bataklık ormanlarında yabani olarak yetişir. Yetiştiği bölgenin adını alır. Meyveleri olgunlaşmadan toplanır. Bu nedenle bir süre güneşe bırakılarak olgunlaşması beklenir.
Kullanımı: Tohumları bütün olarak yutulabileceği gibi parçalanıp kaynatılarak içilebilir ya da baharat olarak kullanılır. Hem tedavi amaçlı hem baharat olarak kullanılabilen kakulenin özellikle kahveye katılarak tüketimi yaygındır. Yemeklere özellikle baklagillere ve balığa katılarak kullanılır. Ayrıca muhallebi, sütlü tatlılar, çay, hoşaflara çeşni olarak kullanılır. İsveç ve Finlandiya’da unlu mamullere de katılmaktadır. Kakule tohumunu kaynatmış olduğunuz bir bardak sıcak suyun içine atın. 10-15 dakika bekletin. Daha sonra suyunu süzün içine bal koyarak için.
Faydaları: Hintliler nefesleri güzel koksun diye tohumlarını çiğnerler. Kakule tohumları reçine, nişasta ve uçucu yağlar içerir. İştah açıcıdır. Mide ağrısına bulantısına iyi gelir. Hazmı kolaylaştırır. Sindirim sistemini düzenler, bağırsakları çalıştırır. Vücudu mikroplara karşı korur. Akciğerleri korur. Böbreklerin sağlıklı çalışmasını sağlar. Böbrekleri temizler ve idrar söktürücüdür. Hafızayı güçlendirir. Zihni açar. Unutkanlık sorununa iyi gelir. Cinsel gücü arttırır. Soğuk algınlığı hastalıklarına karşı iyileşme sürecine yardım eder. Boğazı yumuşatır. Öksürüğü önler.
Cilde Faydaları: Kakule bitkisini cilt sağlığı için kullanabilirsiniz. Kakulenin içerisinde uçucu yağlar vardır. Bunlar ciltte oluşan lekeleri temizler. Cilt gözeneklerini açarak sivilce, akne oluşumunu engeller. Ayrıca cilt dökülmelerine karşı savaşır. Cildin yaşlanmasını önler. Bu sayede canlı ve parlak bir cilt elde edersiniz.
GİLABURU
Adoxacea ailesinden kırmızı renkli nohut büyüklüğünde meyve veren bir ağaç türüdür. Halk arasında geleboru, Frenk üzümü gibi isimlerle de anılan, botanik dünyasında viburnum opulus ismiyle bilinir. Gilaburu, Kayseri ve çevresinde Yozgat, Sivas, Konya ve Tunceli v.s sıklıkla yetişen ve üzüm meyvesi formunu andıran 30-40 tenelik bir küme oluşturan çalı tipi ağaç cinsindendir. Acımsı, buruk bir tadı olan gilaburu, genel olarak suyu hazırlanarak tüketiliyor.
Faydaları: Gilaburu meyvesi başta böbreklerin sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Böbrek taşı, böbrek tembelliği, böbrek kistleri, böbrek kumu, idrar yolu rahatsızlığında kullanılır. İdrar söktürücü etkisi olan gilaburu, vücuttan fazla suyu uzaklaştırarak ödem ve ödeme bağlı şişkinliklerin de hızla geçmesini sağlar. Bağırsakların sağlıklı çalışmasına destek olur ve kabızlığı önler. Prostat tedavisinde etkilidir. Ayrıca tansiyon ve kadın hastalıkları tedavisinde kullanılır. Antioksidan özellikler gösterdiğinden kan dolaşımının sağlıkla devam etmesini sağlar. Bu etkisi uzun vadede damarlarda plaka oluşumunu önlediğinden yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarına da olumlu etkileri vardır. Damarlardaki yüksek basıncı azalttığından kalp ve damat hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Kötü kolesterolü düşürücü etkileri vardır. Güçlü antioksidan özellikleri sayesinde birçok kanser türüne karşı koruyucu bir etkisi olduğu, var olan hastalıklı hücrelerin de büyüyüp yayılmasını elinden geldiğinde engellediği biliniyor. Antioksidan etkilerini cilt sağlığı üzerinde de gördüğümüz gilaburu, yaşlanma karşıtı bir etki oluşturuyor. Sivilce, siyah nokta gibi sıkça yaşanan cilt problemlerinin de geçmesine yardımcı olur. Sakinleştirici etkileri sayesinde sinirlere ve sinir, stres gibi nedenlere bağlı uykusuzluğa iyi geliyor. Regl döneminde kadınların yaşadığı ağrıların daha az hissedilmesini sağlıyor.