Evet, tam olarak öyle! Hatta eminim şu anki elmayı yeniden keşfederek yiyecek ne tahammülün ne zamanın vardır… Yanılıyor muyum?
Gerçekten o eylemin içinde misin yoksa -mış gibi mi yapıyorsun? Herkes sanıyor ki başkaları samimi değil, oysa insan daha kendi kendine bile samimi değil ve kendine oyunlar oynuyor. Mutluymuş gibi bir görüntü ancak yıkık bir iç dünya… Hatta daha ileri gidersek sen hala 1 yaşında ısırdığın elmayı mı yiyorsun?
Evet, tam olarak öyle, hatta eminim şu anki elmayı yeniden keşfederek yiyecek ne tahammülün ne zamanın vardır… Yanılıyor muyum? Peki, o halde elmayı elimize alıp tıpkı bebekler gibi iyice incelemeyle başlayalım, sonra başımıza vuralım mesela daha sonra da yerde itekleyip yuvarlanışını keşfedelim. Daha sıra tadına gelmedi bile değil mi? Koklayalım mesela sonra dişimizi geçirmek için kaygan kabuğunda bi süre oyalanıp gerçekten dişimizle keserek değil de o dokuya zarar vererek alalım o ısırığı. Ah ne uzun oldu! Oysa öğrendiğimiz şekilde uyguladığımızda ne kadar da kolaydı.
Hiç kimse ilk defa öpüşmüyor, ilk defa sevişmiyor, ilk defa sevmiyor…
Zihnimize kaydettiğimiz bilgileri aynen kullanmaya devam ediyoruz. Dolayısıyla hiç kimse ilk defa öpüşmüyor, ilk defa sevişmiyor, ilk defa sevmiyor, ilk defa dokunmuyor, ilk defa bakmıyor. Gerçekten o eylemin içinde bile değil çoğu. O kişiyi tüm bilgilerden sıyrılarak ilk kez tanımaya hevesli bile değil. Kendi bildiği ve kalıba sığdırdığı alanda âşık oluyor ve sonra hayal kırıklığına uğratıyor kendini. Oysa kişinin kendi olma halini sıfırdan keşfetmiş olsa hiçbir beklenti ve kalıp içerisinde olmadığı gibi kişiler kendilerinin hayatlarının hangi konumunda olacaklarına daha net karar verebilir oluyor. Oysa herkes yarattığı kendi ütopyasından düşünüp hissederek yaşıyor. Öyle ki böyle oluşunun farkında bile değil…
Otomatik pilottan da öte bir şeyden bahsediyorum, kendimizden, hissimizden, keşfimizden kopuk bir yaşam stiline sahibiz. Robotik çoğu zaman… Zamanın nasıl geçtiğini bile anlamıyoruz öyle değil mi? Ah hızlı yaşam diye şikâyet etmeye devam ediyoruz bir yandan. Durup gerçekten ilk defa solumuyoruz o ormanın esintisini. Her biri ezbere…
O an, ilk defa hatırla!
“Şimdi durup nefes alıyorum” bilinciyle yaparsak ne mi oluyor? İlk önce yaşamın içinde mevcudiyetinle var oluyorsun; dolayısıyla beden yapabilirliklerini fark ediyor ve endorfin dopamin gibi antidepresanlar salgılıyorsun ve yaşam enerjin tamam oluyor. Gücün ve hayatın senin elinde senin seçim ve kontrolün farkındalığın dâhilinde oluyor çünkü kendinin hissinin bedeninin farkındalığındasın. Zihninde izleyip gördüğün şekilde yaşamıyorsun ilişkileri, keşfe çıktığından çocuk heyecanınla bakıyorsun oraya. O an ilk defa hatırla! Yoksa klon ilişkiler, klon iletişimler, klon sevmeler, klon eylemler ile güvenmediğin ama güveniyormuş gibi yaptığın, mutluymuş gibi arkadaşlığa devam ettiğin, seviyormuş gibi yaşadığın hayat gerçek dışı sürüp gidiyor ve sen sadece 1 yaşına kadar gerçekten yaşamış oluyorsun.
Hadi çık dışarı kendine samimi olarak ötekini keşfederken kendini keşfetme heyecanını uyandır!
Sevilay Tilda Oğuz