Ayasofya tarih boyunca her topluluk için çok önemli olmuştur. Tarihi süreçler ile birlikte metafizik açıdan da bizlere fazlaca ipucu vermektedir. Ayasofya’nın tarih boyu bize çok şey anlatmaya çalışması çok kıymetli. Bu ay ki sayımızda bu kadim ve dünyanın dahi kalbi olduğunu düşündüğümüz Ayasofya’yı daha detaylı ele almak istedik. İşlenen semboller ve kutsal kitaplarda yazanlar ciddi yol gösterici bizlere.
“Ey Solon! Bildiğiniz tarih çocuk masalı bile değildir.” diyen Platon’a kulak verelim. Artık bilimselde ispatlanan enerji konusunda dünyanın pek çok bölgesinde enerji giriş çıkış merkezleri bulunmakta. Ayasofya bunlardan biri… Pek çok araştırmacının bu konuya dair tespitleri mevcuttur. Bu enerjileri ve manyetik kapıları göz ile göremesek de yok sayamayacağımız şekilde kendini hissettiriyor insanlığa. Görmek için gönül gözü ile de bakmak gerekiyor.
Bu ley hatları üzerindeki noktalarda büyüklü küçüklü olduğu gibi en büyük kapılar oldukça önem arz ediyor. Bu kapılar dünya boyutunu diğer enerji boyutlarından ayırmakta. Önemli olan tarih bize ne anlatmaya çalışıyor; bu konu üzerinde durmamız, görevimiz olmalı. Bu nedenle bu kapıların çok iyi bilinmesi ve idrak süzgecinden geçirilmesi tüm dünya insanının güveni ve huzuru için gereklidir diye düşünüyorum.
Araştırmalara göre bu büyük kapıların üç tanesi Kâbe, Kudüs ve Ayasofya üzerinde.
Ayasofya’nın tarihini en güzel anlatan isimlerden biri Araştırmacı Yazar ve Rehber Selçuk Eracun’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Bu sayımızda Kerubimler, Serafim Meleği ve sembolik okumaları ve idraki hakkında Selçuk Eracun’un araştırmalarına yer veriyoruz. Daha sonraki sayılarda da “İstanbul’dan Saklı Hikâyeler” serimiz devam ediyor olacak.
İstanbul’dan Saklı Hikâyeler
Selçuk Eracun / Araştırmacı-Yazar ve Rehber
Ayasofya’da Serafim ve Kerubimler
Ayasofya’nın ana kubbesini taşıyan dört köşede (pandantifte) yüksek ebatlı, altı kanatlı ve ortasında insana benzeyen bir yüz ifadesi olan mozaik melek figürleri vardır. Bunlardan sadece kıble istikametinde olan melekler mozaikle bezenmiş,diğer iki melek figürü isekalem işi tekniğiyle boyama olarak tasvir edilmiştir.17.yüzyılda meydana gelen şiddetli bir depremle kuzeybatı ve güneybatı pandantiflerindeki melek tasvirleri zarar görmüştür. Güneydoğu ve Kuzeydoğu istikametindeki melekler ise depremden sonra sağlam kalmışlardır.
Sultan Abdülmecid’in emriyle, Ayasofya’da (1847-1849) yapmış olduğu restorasyon çalışmalarında,mozaiklerin üzeri açılarak zarar gören kısımlar tamir edilmiş, düşerek yok olan kuzeybatı ve güneybatı istikametindeki melekler de kanatları çizilmek suretiyle yeniden tasvir edilmişlerdir. Bizans resim sanatında fazla bilinmeyen bu tasvirlere “çok kanatlı” anlamına gelen ‘’Hexapteryga’’denir. Kutsal kitaplarda bahsedilen melek “Serafim” altı kanatlı ve ‘’Tanrı’nın sözcüsü’’ olarak tarif edilmektedir. Kilise litürjisindeki resim programında yer almalarının sebebi okunan ilahiye eşlik ettiklerine inanılmasıdır.
2009 yılında ana kubbe restorasyonu ve konservasyonu çalışmaları yapılarak mozaiklerin temizliği ve sağlamlaştırma işlemi gerçekleştirildi.Sultan Abdülmecid dönemi Ayasofya’da yapılan onarımlarda Fossati kardeşlerin yaptığı sırada yüzü yıldız şeklinde çinko bir maskeyle kapatılan melek figürlerinden bir tanesinin yüzü tekrar ortaya çıkarıldı.Genel olarak meleklerin yüzü altı kanadının tam ortasına denk gelmektedir.Kanatların kenarlarında bazı ikonalarda elinin parmak uçları da görülebilir.
İncil’de Serafim meleği Tanrı’nın tahtını korumakla görevli bir melek olarak zikredilir ve koruyucu melekler sınıfında yer alır
Ortaya çıkan mozaikte görülen melek figürünün Kerubim meleğine mi yoksa Serafim meleğine mi ait olduğu konusunda yapılan uzun araştırmaların ardından 2009 yılında, uzmanlar tarafından Serafim meleğine ait olduğu konusunda fikir birliği sağlanmıştır. Sanat tarihi açısından genel kanı olarak Serafim meleği (Serafin, Seraphim, Seraphin) adıyla anılmaktadır. Serafim, İncil’de adı geçen altı kanatlı göksel bir varlıktır. İncil’de İsa’nın onları altı kanatlı varlıklar olarak gördüğü yazılıdır. Serafim meleği Tanrı’nın tahtını korumakla görevli bir melek olarak zikredilir ve koruyucu melekler sınıfında yer alır.
Serafim meleği Tanrı’nın sevgisi ile yandıkları için “yanan melekler” şeklinde tasvir edilir
Hristiyan ikonografisinde İsa’nın tahtı “Hetoimasia’nın (Grekçe) yani “hazırlık” anlamına gelen boş tahtın mahşere kadar bekçiliğini yaparlar. Ayasofya Camii, kıble yönündeki kemerde, Hetoimasia tahtının mozaik bir tasviri vardır fakat çok iyi durumda değildir. Serafim meleği Tanrı’nın sevgisi ile yandıkları için “yanan melekler” şeklinde tasvir edilir. Genellikle ikonalarda, insan yüzlü ve altı kanatlıdır. Eski Ahit’te Cebrail ve Mikail gibi bu melekler ismen zikredilmekte, Kerubim ve Serafim gibi kanatlı varlıklardan, melek gruplarından söz edilmektedir. Ayasofya Müzesi’nin pandantiflerinde el ayak uzuvlarının tasvir edilmediği açıkça görülmektedir. Tasvirlerin ortasında yer alan ve insana benzeyen figür muhtemelen diğer mozaiklerde de aynı şekilde betimlenmiştir. Fossatti restorasyonunda birlikte çalışan Salzenberg adlı kişinin yapmış olduğu çizimlerden dolayı sanat tarihçiler bu meleklere ortak bir isimle “Kerubim” demeyi uygun görmüşlerdir.
İslam ilahiyatına göre dört büyük melek arasında yer alan ve kıyameti bildirmekle görevli melek olan İsrafil’in kökeninin Serafim adından türediği belirtilmektedir
Kerubimler, Kitab-ı Mukaddes’te sıkça yer bulmuş ve uzun uzun betimlenmiştir. Her bir Kerubim’in dört yüzü vardır, onlardan her biri dört kanat ve dört ele sahiptir. Kerubim isimli melek; dört kanatlı, elleri insan eline benzeyen, ayakları buzağı ayağı gibi toynaklı olan ve tekerlek benzeri bir çember yapı üzerine hareket eden kutsal canlı varlıklar olarak tarif edilir. Yüzleri insan-hayvan karışımı olup öküz, insan, aslan ve kartal şeklinde tasvir edilmiştir.
Ayrıca bu yüzler İncil yazarlarının sembolleri olarak ifade edilir. Kanatları üzerinde göz motifi bulunmaktadır. Bu sebeple Hristiyan resim sanatında tavus kuşu ile ilişkilendirilmiş ve kilise ikonografisinde tavus kuşu betimlemeleri önem kazanmaya başlamıştır. Ayasofya’daki Serafim mozaikleri boyut olarak dünyadaki en büyük tasvirler arasındadır ve bunlar bilgisayar ortamında üst üste getirilip video gibi oynatıldığında kanat çırpıyorlar gibi hareketlendirilebilir.
Serafim meleğinin duruşu uçan bir tavus kuşu gibidir.Tavus kuşunun ölümsüzlük sembolü olduğu ve Meryem ananın bozulmayan ahlakına bir gönderme olduğuna inanılır
Serafim meleğinin duruşu uçan bir tavus kuşu gibidir. Tavus kuşları havada uçarken kanatları açık olarak tasvir edilmiştir. Uçan bir tavus kuşu aynen tasvirinde olduğu gibi bir duruş sergilemektedir. Tavus kuşları birçok kilise süslemesinde sıklıkla tasvir edilen bir semboldür. Kilise ve manastır bahçelerinin vazgeçilmez unsurlarıdırlar. Tavus kuşunun ölümsüzlük sembolü olduğu ve Meryem ananın bozulmayan ahlakına bir gönderme olduğuna inanılır. Kanatları resmeden papaz ressamlar tavus kuşlarının uçuşlarını görerek etkilenmiş hatta bunları melek şeklinde tasvir ederek, kilisenin resim planı içerisine dahil edilmesini sağlamış olmalıdırlar.
Eski ahitte Tekvin 4. Bap 24’te bildirildiğine göre Âdem ve Havva yasak elma yiyince iyi ve kötü kavramlarını öğrenirler. Hayat ağacından yiyerek ebedi hayatı alamasınlar diye Allah tarafından cennetin kapısına bekçi olarak Kerubimler ve onların elindeki her tarafa dönen kılıcın alevi koyulur. Hezekiel 1. Bap 4-28, 10. Bap 1- 22 bildirildiğine göre Kerubimler 4 canlı mahlûk ateşler saçan bir bulutun içinden çıkarlar, her birinin 4 yüzü 4 kanadı vardır. Ayakları buzağı ayağına benzemekte ve cilalı tunç gibi parlamaktadır. Dört yanlarında kanatlarının altında insan gibi elleri vardır. Kanatları birbirine bitişik durmaktadır.Dördünün yüzü insan,dördünün aslan, dördünün öküz ve dördünün kartal yüzüdür. Gökzümrüt benzeri bir tekerlek yapı üzerinde hareket etmektedirler. Nereye giderlerse tekerlek de onlarla birlikte hareket eder çünkü canlı mahlukların ruhu bu tekerlerin içindedir.Yürüdüklerinde su sesi, kargaşa sesini andıran sesler çıkarmaktadırlar. Durduklarında kanatlarını yere indirirler. İşaya 6. Bap 1- 9’da bildirildiğine göre Kral Uzziya’nın öldüğü yıl İşaya Rabbi yüksek bir taht üzerinde görür. Tahtın üzerinde “Seraflar” durmaktadır ve her birinin altı kanadı vardır. İkisiyle yüzlerini örtmekte, ikisi ile ayaklarını örtmekte ve diğer iki kanadını ise uçmak için kullanmaktadırlar. Bir Serafim diğerine seslenip ‘’Orduların Rabbi Kudüs’tür, Kudüs’tür, Kudüs’tür. Kutsaldır. Bütün dünya onun izzetiyle dolu.’’ diyerek ilahiler okumaktadırlar. Dudaklarının murdar olduğunu söyleyen İnşaya bir Serafim uçarak mezbah’ın üzerinden aldığı sıcak kuru, onun ağzına dokundurur; ‘’İşte senin dudaklarına bu dokundu, fesatın kaldırıldı ve suçun bağışlandı.’’ der.
Kitabı Mukaddes çıkış 25. Bap 19 – 23’te Musa’nın çadır tapınakta Kutsal Ahit Sandığı’nın örtüsünün iki ucuna Allah’ın emriyle işlettiği altından Kerubilerden bahsedilir.
25 Ve Yehova Musa’ya şöyle dedi:
2-İsrailoğulları’na bana sunulmak üzere bağış toplamalarını söyle. Yürekten veren herkesten benim için bağış toplayacaksınız.
3-Onlardan bağış olarak şunları alacaksınız: Altın, gümüş, bakır, dört erguvani yün.
4-Erguvani yün, has keten, mavi ve kırmızı ipler, keçi kılı.
5-Kırmızı boyalı koç derileri, fok derileri ve akasya ağacı.
6-Kandil için yağ, mesh yağı ve güzel kokulu buhur için pelesenk yağı.
7 -Efhod ve göğüslük için oniks ve kakma taşları.
8-Ve halk aralarında bulunayım diye bana kutsal bir mekân yapacak.
9-Kutsal Çadırı ve eşyalarını sana göstereceğim örneğe göre yapacaksınız.
10-Akasya ağacından bir sandık yapacaklar; uzunluğu 2,5 arşın genişliği 1,5 arşın ve yüksekliği 1,5 arşın olacak.
11-Sandığı saf altınla kaplayacaksın hem içten hem de dıştan kaplayacaksın, yukarı kısmına çepçevre altın bir kenar süsü yapacaksın.
12-Sandık için altından dört döküm halka yapacaksın, onları dört ayağın yukarısından sandığa takacaksın, halkaların ikisi sandığın bir yanında ikisi diğer yanında olacak.
13-Akasya ağacından sırıklar yapıp altınla kaplayacaksın.
14-Sırıkları yanlarındaki halkalara geçireceksin, sandık onlarla taşınacak.
15-Sırıklar sandığın halkalarında kalacak oradan çıkarılmayacak.
16-Hatırlatıcı olarak sana vereceğim levhaları sandığın içine koyacaksın.
17-Ve saf altından bir kapak yapacaksın; uzunluğu 2,5 arşın genişliği 1,5 arşın olacak.
18-Altından iki kerubi yapacaksın onları kapağın iki ucuna dövme işi olarak yapacaksın.
19-Kerubilerin birini bir uçta diğerini öteki uçta yap, onları kapağın iki ucunda yapacaksınız.
20-Kerubilerin kanatları yukarıya doğru açık olacak ve kanatlar kapağın üzerini örtecek. Kerubiler karşılıklı duracak ve yüzleri kapağa bakacak.
21-Kapağı sandığın üzerine kapatacaksın ve hatırlatıcı olarak sana vereceğim levhaları sandığın içine koyacaksın.
22-Orada sana görüneceğim ve kapağın üstünden, Hatırlatma Sandığı üzerindeki Kerubilerin arasından seninle konuşacağım. İsrailoğulları için vereceğim tüm emirleri sana bildireceğim.
Düzenleyen: Simge Aytaş