Zanlarımız hayat yolundaki ipuçlarımız adeta. Algımız neye odaklı ise o alandaki enerjiyi okumakta bize düşüyor. Mesela iletişim, anlayış gerektirir. Karşı taraf ile diyalogumuzda duruşumuz olumlu ya da olumsuz her ne olursa olsun, ağızdan çıkan sözün niteliğine bağlıdır. Söylem ve düşünce gücü ile oldurduklarımıza dikkat edip, aslında yolu tek başımıza yürüdüğümüzü fark etmeliyiz. Algımıza göre zannetmelerden uzakta önce fark edip kendimizi anlamalıyız.
Hazırlayan: Simge Aytaş / Araştırmacı – Nefes Koçu
Kalbe inmeyen bilgi, bilgeliğe dönüşemez. Kendi sürecimize güvenip, gücümüzü elimize almalıyız. Zannederek yanılgıda, yargıda değil. Hissederek pozitifte yaratım gücünde olmalıyız. Nitekim İsra Suresi 13. ayette söylendiği gibi,
‘’Ve Biz, her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.’’diyor.
İsra, yolculuk yapan, ayak basan ve yürüyen anlamına gelir.
Peki, zannettiklerimizin bize katkısı nedir bu yolda?
Kendimize daha da yaklaştırır, özgür iradeye müdahale ettirmez. Yolu tayin eder bu düşünce sistemi.
Allah (cc) şöyle buyurmuştur: “Ben kulumun bana olan zannı üzereyim. O beni zikrettiği (andığı, hatırladığı) zaman onunla beraberim. O beni kendi nefsinde (kendi kendine) zikrederse, ben onu kendi nefsimde zikrederim.”
Şah damarından yakın olanı bile zanlarımız hissettiriyor. O halde nasıl zannettiğimiz, kendimiz ile alakalı diyebiliriz. Dışarıda olanlar, içeride olanın yansımasıdır. Yani biz dışarıda ne görüyorsak, içimizden neyi düşünüp, hissederek istiyorsak onu çekip oldurtuyor, görüyor, karşılaşıyor ve yaşıyoruz. Kün diye oluşan evrende kendi yarattıklarımızı fark edip kendimizi her şeyi okumak mümkün, yeter ki kendine yani O’na güven…
Şimdi düşünelim zannettiklerimiz neler olabilir? Sorgulamadan, iç sesimizi dinlemeden, etiketlediğimiz her duygu ve düşüncemiz bize ne deneyimler yaşatıyor?
‘’Kurtarıcı beklemeyin, kurtarıcı siz olun’’ diyor, Mustafa Kemal Atatürk. Atasözümüzde de olduğu gibi. Her koyun kendi bacağından asılıyor. Tercihlerin seni kendi kuyundan çıkarıyor ya da o kuyuda en dibe atıyor bazen. Tekrar fark edemediğinde sınav devam ediyor.
Özgüven gerek…
Özüne yani o nura güvenmelisin. Başka türlüsünü ben bilmiyorum. Sen biliyorsan söyle haydi. Yine zannediyoruz işte. Bilmediğimizi bildiğimizde başlıyor serüven.
Egoyu, nefsi fark ettiğimizde ve emek verdiğimizde kendimize yükseliyor frekansımız ve araştırıp okudukça gelişiyor algımız. Zanlardan kurtuldukça kendimize iyi gelmeye başlıyoruz, anda yaşayıp, sadeleşebiliyoruz. Olması gereken olurken biz sadece seyreder hale geçiyoruz hayatı… Her nefes şükür sebebi haline gelmeye başlıyor…
İnsan olmaya çalışıyoruz sadece bu düzlemde.
ZAN’sız kendine dön bir bak. Her şey senden sana. Zan etmek değil fark edebilmek niyetiyle…