Ana Sayfa Kişisel Gelişim Farkındalık Leke Sökücüdür

Farkındalık Leke Sökücüdür

Merve Tüfekçi Emre
Akyayla

İlk sayımızda Şifa Köyü’nün kurucusu, girişimci ve iş insanı Merve Tüfekçi Emre ile Şile’de 70 dönümlük bir arazi üzerinde olan organik çiftliğini ve kurduğu tohum bankasını konuşmuştuk. Şifa Köyü, ata tohumlarıyla mevsiminde organik tarım yapılan ekolojik bir çiftlik. Hem bedensel hem de ruhsal şifalanma imkânı sağlayan çiftliğinde Emre, spiritüel yönünü de kullanarak atölye çalışmaları ve etkinlikler düzenliyor. Biz de bu yönünü bildiğimiz Merve Tüfekçi Emre ile farkındalık ve spiritüellik üzerine çalışmalarıyla ilgili keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Röportaj: Neslihan Akbaydar

Merve Hanım, ilk sayımızda ata tohumundan Şifa Köyü’nden bahsettik. Şimdi de şifacı ve spiritüel yönünüzü konuşacağız. Ve kaldığımız yerden devam edelim. Yediklerimizin mutsuzluk üzerinde ne derece etkili olduğunu düşünüyorsunuz?

Suni şeyleri yiye yiye besinlerin gerçek tadını unuttuk. Tat alamadığımız için mutsuz oluyoruz. Zaten yerken pek çok insan konuşuyor, tartışıyor, yediğimiz şeyden bir şey anlamıyoruz. Hâlbuki yerken susmak gerekiyor. Bedenimizi besleyen bir şey olduğu için yerken şükretmek, sağlığımız için yiyebildiğimiz için şükretmek, o gıdanın midemize inişini hissetmek gerekiyor. Biz öğütme makinaları, motor değiliz ki insan olduğumuzu unutuyoruz. Oldu da işlenmiş bir şey yiyoruz, zihnimizde onu bir anda dünyanın en sağlıklı bir şeyiymiş gibi dönüştürebiliriz. O gıdanın titreşimini yükseltebiliriz. Tabi ki vücudu da bir noktaya kadar kandırabiliriz. Aslında şifamız her günümüzde saklı.

“Peygamberler, dervişler keçe giyerlerdi. Semazenlerin başındaki sikke, keçedir. Çünkü varlıklar o keçeyi aşamıyorlarmış”

İş sadece yediklerimizle de bitmiyor…

Kesinlikle, ne yediğimiz kadar ne giydiğimiz de çok önemli. Bedenine ne koydun, ne taktın, bunlarda çok önemli. Her şeyi bedenimiz emiyor. Kıyafetlerinde enerjisi var. Kıyafetlerimizin kumaşlarının da organik olması çok önemli… Sürekli polyester, sürekli sentetik bir şey giyerek rahatlamayı ve iyi hissetmeyi bekleyemeyiz. Eskiden büyüklerimiz kendileri dikerlerdi. Üç beş yer dikermiş oradan alırlarmış ve üç beş kıyafetle yaşanırmış zaten. Mesela eskiden keçe kullanırlarmış. Sadece bakteriyel açıdan değil negatif enerjiler açısından da tercih ederlermiş. Peygamberler, dervişler keçe giyerlerdi. Semazenlerin başındaki sikke, keçedir. Çünkü varlıklar o keçeyi aşamıyorlarmış.

Bize biraz spiritüel yönünüzden, eğitimlerinizden bahseder misiniz?

Şifa meditasyonlarımız oluyor. Çiftlik öncesinde benim spiritüel çalışmalarım, hem kendi aldığım eğitimlerim hem kendi verdiğim eğitimlerim vardı. Şimdi de paralel bir şekilde devam ediyor. İlk 2015 senesinde Merve Tüfekçi “Yaşamını Yaratan Sihirli Güç Sensin” markasını kurdum. Enerji terapistliği, yaşam koçluğu, duygusal dönüşüm eğitmenliği, taoist şifacı, NLP gibi birçok sayabileceğim evrensel şifa yöntemleri ve bireysel danışanımın ihtiyacına yönelik çalışmalarda yaşam koçluğu, ilişki koçluğu, zihinsel dönüşüm veya spiritüel gelişim alanlarında farkındalıklarına çalışıyorum. Çünkü insanların açıklıkları farklı olabiliyor. Kimisi daha zihinsel bir çalışmaya, yaşam koçluğuna açık olabiliyor, kimisi daha enerji terapisine açık olabiliyor. Enerji bedeni, enerji zihni muazzam, limit tanımayan bir şey… O şifacı aslında hepimiziz, biriciğiz, tekiz.

Kendinizdeki şifacılığı nasıl fark ettiniz? Duru görünüz var mı?

Evet, var. Duru görü olmadan bu çalışmaları yapmam çok zor. Her zaman insanlara yardım etmeyi seven, onları sürekli dinleyen ve içine bir şeyler doğan, hassas, duygusal bir insandım. Sezgilerim hep kuvvetliydi. Bioenerjiye inanırdım. Bioenerjimin var olduğunu biliyordum ve bunu kullanıyordum da. Ama bunu hayata geçirmek kullanabilmekte başka bir meziyet oluyor. Bunun için kendimi geliştirdim. Birçok hocam var birlikte çalıştığım. Hocalık seviyesine geldiğim için çeşitli teknikleri öğrenerek içimdeki duru görümü güçlendirdim ve anlam kazandı bu duru görü bende. İnsanlara yardımcı olabilmek için bir kanalı kullanmakta ayrı bir yetenek ve gelişim istiyor. Bunun için de eğitimlere ihtiyaç duyuyoruz. Gerçekten kendi içimizde de çok çalışmak gerekiyor. Bir yandan da kendi içimde çok çalıştım çok mücadele ettim. Kendi içimde çalışma yapmaya da devam ediyorum.

“Biz kendi genetiğimizi dönüştürebiliyor ve iyileştirebiliyoruz”

Ve danışanlarınızın fark etme yolculuğuna eşlik ediyorsunuz…

Fark etmelerine kanallık ediyorum. İçlerindeki o şifacıyı uyandırmaları için onlara seans esnasında ışık oluyorum, mentorlük ediyorum. Birlikte bir yaşam planı oluşturuyoruz. Altı aylık bir senelik periyodlarda hedefler belirliyorlar. Bu ciddi bir çalışma, çünkü yaşamımız sadece bu andan ibaret değil. Bizim hayallerimiz, hedeflerimiz var. Ulaşmak içinde bir yolumuz var. Bu süreçte yolda neler yapıyoruz, ne istiyoruz, yaşamdaki misyonumuz ve vizyonumuz nedir? Biz birey olarak bu dünyaya bir yetkili olarak geldik. Hiçbir şey yapmamak üzere gelmedik ya da sistemin bir parçası olup gitmek üzere gelmedik. Hepimiz biriciğiz ve o Allah parçacığı hepimizin içinde. Beni hatırla ben buradayım, benimle bağlantını kopartma, benimle bir olanla senle bir ol diye. Dünyadaki ruh eşlerini bul, ruh aileni bul bunlar çok önemli şeyler. Ve bu işi temiz yapmak çok önemli. Enerji alanımızı temiz tutmak ve o insanın bu tür çalışmalar yaptıktan sonra enerji temizliği, büyük bir temizliktir. Çünkü karmik şifadır. Bu bir aile dizimidir bu bir evrensel şifadır. Bu bir DNA temizliğidir, bir frekans yükseltmesidir. DNA’mızı dönüştürebiliyoruz. Biz kendi genetiğimizi dönüştürebiliyor ve iyileştirebiliyoruz. Yaşam, iyileştirme gücü de bizde. Şifa da biziz şifacı da biziz. Evren içimizde ve biz o evrenin parçasıyız. O yüzden nefsimize hâkim olacağız. Ne yediğimizi ne içtiğimizi bileceğiz. Ve ne söylediğimizi bileceğiz.

“Her bir güne başladığımızda aslında kendimize yeni bir karma yaratıyoruz”

Merve Hanım aslında güne nasıl başlamalıyız?

Güne ilk şükür enerjisi ile başlamakta fayda var. Hemen şükredecek üç şey bulalım. Nefes aldığım için şükür, ayağımı yere bastığım için şükür, hareket edebildiğimi için şükür gibi. Ne kadar çok şey var şükretmek için. Kendinizde sevecek üç şey bulun ve her gün onu gözlerinizin içine bakarak söyleyin; seni çok seviyorum Merve, söylerken elinizi kalbinize koyun. Kendimize takılmaktan bahsetmiyoruz, içimizdeki güzellikleri görmekten, o sevgiyi ortaya çıkarmaktan bahsediyoruz. Ruhumuzu rahatlatmaktan bahsediyoruz. Çünkü o sevgiyi ortaya çıkardıkça etrafımıza günümüze yayılmaya başlayacak. Sonra siz tam bu haldeyken bir anda bir sorun çıktı şimdi ne olacak? Farkında olun. Sinirlendiniz. Kendinize kızmayın. Hemen bir derin nefes alın. Nasıl şu anda yeniden başlayabilirim. Çünkü her an her nefeste yeniden başlıyoruz. Mümkün değil yapamayız deyince beyinde onu kabul ediyor, evet yapamayız herhalde diyor. O yüzden asıl olan o anda beyni olasılıklara açmak. Her bir güne başladığımızda aslında kendimize yeni bir karma yaratıyoruz. Yani, o günümüz daha yazılmadı çizilmedi. Bir önceki gün ve önceki günlerdeki benliğimizdeki inançlarımızla oluşturuldu yaşadığımız şeyler. Niye benim başıma böyle şeyler geliyor, ben tertemiz düşüncelerle başlamıştım bugüne diyor insanlar ama önceki çöp var, önceki negatif bilinçaltı, negatif bilgi kirliliği, negatif davranış ve düşünce kirliliği, inanç kirliliği var. Olasılık âleminden bir sürü negatif şeyi, düşündük, söyledik, oldurtup hayatımıza çektik, gerçekleştirdik ve yaşadık. Ve bugüne uyandık. Bu mucizevi bir şekilde birden geçecek diye bir şey yok ama farkındalık leke sökücüdür. Farkındalığa ulaştığımızda problemin yüzde 50’sini çözmüş oluruz. Ve lekeler çözülmeye başlar. Ben bu huyumun farkındayım ya da ben bu rahatsız olduğum durumun farkındayım ve ben bununla artık yaşamak istemiyorum deriz ve rest çekeriz. Ve bu her bireyin her canlının hakkıdır. Bunu inanın hayvanlarda yapabilirler. Kendini başka bir yere atan, kaçan hayvanlar yok mu? Telepatik olarak da bizimle konuşuyorlar zaten. Yaradan’ın büyük gücü hepimizin içinde var. Mühim olan bunun farkında olmaktır.

“Her gün kendimize tedirgin, rahatsız, mutsuz olmak için izin vermek gerekli. Mühim olan farkına varıp aksiyona geçebilmek”

Gün içinde negatif enerjilerden kendimizi nasıl koruyabiliriz?

Her gün nefesin farkında olmak ve kendimize tedirgin, rahatsız, mutsuz olmak için izin vermek gerekli. Çünkü her şey mükemmel olmak zorunda değil. Bir şeyler sizi rahatsız edebilir. Mesela bir ortamda sıcak bastı ve terlemeye başladınız. Terlemeye devam ederek o şekilde oturmayı seçebilirsiniz ama bu durumdan rahatsız oldunuz için aksiyona geçerek ceketinizi çıkartabilirsiniz. Mühim olan farkına varıp aksiyona geçebilmek. Ceketinizi aksiyona geçerek çıkardığınızda potansiyelinizi daha iyi kullanarak konuşmaya devam edebilirsiniz. İşte bunun gibi farkındalığımızla her an yapacağımız seçimler önemli. Yemek seçerken de gıda seçerken de mesela hamburger mi salata mı? Salatayı seçebiliriz her zaman. Organik mi yoksa şu salatayı alayım işte yeşillik yeşilliktir mi? O kadar önemli ki. Beş katını on katını organik olana ver. Bir cekete, arabaya ne paralar veriliyor. Bu da ayrı bir farkındalık. Sonra güne başlarken ne giyeceğimizi seçmekte önemlidir. Aslında ben bu noktada insanlara sezgilerini kullanmalarını öğretiyorum. Sezgilerle yaşamak çok önemli…

“Doğru, en iyi gerçekliktir. Anda yaşadığımız gerçekliğe göre doğrularda değişebilir”

Sizce doğru nedir?

Her şeyi bilemeyiz ama sezgilerimiz bize doğruyu söyler. Doğru, en iyi gerçekliktir. Anda yaşadığımız gerçekliğe göre doğrularda değişebilir. O yüzden doğru ya da yanlış olarak adlandırmak yerine iyi hissettiren ve kötü hissettiren diye düşünmek lazım. Eğer size iyi hissettirmeyen bir ortamdaysanız, çıkın. Ama eğer orada durmanız gerekiyorsa çıkamıyorsanız o zaman da değişik teknikler var. O anda enerji alanınızı korumalısınız. Hatta o andan evvel, uyanır uyanmaz enerji alanınızı korumaya almalısınız.

Hayata pozitif bakabilmek günümüzde hiç kolay değil ama bardağın dolu tarafına bakarak yaşamak çok işe yarayabilir. Siz bu konuda nasıl düşünüyorsunuz?

Her zaman bardağın boş tarafına değil, dolu tarafına odaklanalım. Bardağın dolu tarafındaki olumlu şeyler olmasaydı zaten bu sabah uyanıp güne başlayamazdık. Beyin gücümüz, pozitif enerjimiz, frekansımız, bağlantımız, farkında olmadan bağlantıdayız. Yaradan ile sürekli bağlantıdayız. Negatif kolektif bilincin bizi içine almasına, ele geçirmesine izin vermemeliyiz. Ve bunu kimse bir diğeri için yapamaz ancak söyleyebiliriz, anlatabiliriz. Bunu uygulayacak kişi sadece kendimiziz. Birçok insan kolektif bilinci alır. Siyaset, yaşanan olaylar, vahşet, acı, savaş gibi. Ama biz önce kendimize dönmeliyiz. Değiştiremeyeceğin şeyleri değiştirmeye çalışmak için çaba sarf etmeyi bırak. Üzülmek için, kaygılanmak için, acımak için çaba sarf etmeyi bırak. Eğer için acıyorsa orada iyileştirecek bir şey vardır. Eğer o kolektiften gelen bir şey canını yakıyorsa, sende değiştirecek bir şey vardır. Seni de vahşete sürüklüyorsa demek ki senin de vahşetini iyileştirmen gerekiyor. Olan biten her şey aslında bize ayna vazifesi görüyor. Bizim önceki hayatlarımız gibi düşünün.

“Reenkarnasyona inanıyorum. Reenkarnasyon, tekâmül etmek için tekrar tekrar buraya gelmektir. Her anda tekâmül var”

Reenkarnasyona inanıyor musunuz?

Reenkarnasyona inanıyorum. Şöyle ki, bizim bu dünyaya tekâmül için geldiğimize inanıyorum ve bunu hissediyorum. Bunu bütün hocalarda, aydınlanmış büyük üstatlarda görüyorum. Sözlerinden okuduğum, anladığım, yaşama biçimlerinde gördüğüm gibi. Mesela, ölüm gününe düğün günü diyen Mevlana hazretleri var. Onun felsefesine gerçekten hayranım. İyi insan olmak, nefsi köreltmek, azla yetinmek, nefs ve farkındalık… Reenkarnasyon, tekâmül etmek için tekrar tekrar buraya gelmektir. Her anda tekâmül var. O yüzden bugün şu an iyi olmayı seçelim. İyinin peşine düşelim. En iyi versiyonumuzu yaşayalım.

“Danışanlarımdan terfi alanlar, evlenenler, kilo verenler de oluyor. Çocuk doğurmak isteyen ve çalışmalarımız sonucunda hamile kalan danışanlarım oluyor”

Danışanlarınız verdiğiniz mentorlük doğrultusunda nasıl gelişimler yaşıyor?

Kendimizi sürekli iyileştirmek ve geliştirmek gerek. Benim şahsi yaşam felsefem de bu. Ve bana danışan kişilere de bu konuda destek oluyorum. Her mutsuzluğun altında ortaya çıkarılamayan bir potansiyel vardır. İşte birlikte çalışarak biz bunu sağlıyoruz. Çok güzel yollar kat ediyoruz. Danışanlarımdan terfi alanlar, evlenenler, kilo verenler de oluyor. Çocuk doğurmak isteyenler oluyor. Çalışmalarımız sonucunda hamile kalan danışanlarım oluyor. Beslenmeyi, düşünce yapısını düzelttiğimizde oluyor. Şifa Köyümüz aslında bütün bunlara hitap ediyor. Eğer 30 yaşında ise 3 ay bir süre, 40’lı yaşlarındaysa 4 ay, 50’li yaşlarda ise 5 ay bir süre. Gerçek organik besinlerle doğru bir beslenme programıyla Akdeniz usulü bir beslenmeyle ve abur cuburu kesecek, paketli gıdaları hayatından çıkaracak kişi, zaten insanları kısırlaştıran, doğum kanallarını tıkayan en önemli çöpler. Vücut bu çöpleri atamıyor.

“Aslında cinsel enerji yaşam enerjisidir. Depolanamaz olan bu çok değerli enerji ya orgazm olarak atılıp gidiyor veya o enerjinin potansiyelini bilemiyoruz. Bu aslında büyük bir kayıp”

Yurt dışında aldığınız eğitimler de var. Size farklı ne kattı?

Taoist bir master olan Çinli bir hocamızın Tayland’da Tao Garden diye bizim Şifa Köyümüz gibi bir yeri var. Hatta orası bana gittiğimde çok ilham olmuştur. 2016’da 6 haftalık bir eğitime gitmiştim. Evrende dönen gezegenler aslında bizim içimizde dönüyor. Evren bizim içimizde. Evren yaşam enerjisi demektir. Aslında cinsel enerji yaşam enerjisidir. O enerjiyi alıp tüm organlardan geçirip beyine taşımayı yani şu anda o cinsel enerjiyi iç organları beslemek üzere nasıl kullanacağını bilmediği için insanoğlu, dünyada bu kadar çok sapkınlık var. Bu kadar çok lüzumsuz satın alma, bağımlılıklar oluşturma var. Depolanamaz olan bu çok değerli enerji ya orgazm olarak atılıp gidiyor veya o enerjinin potansiyelini bilemiyoruz. Bu aslında büyük bir kayıp… İşte bunun yöntemlerini eğitimde öğrendik. İçimizde dönen bu evrensel enerjiyi cinsel bölgeden, çakralarımızdan çekip bütün vücudumuzdan geçirip, beynimize tepe noktamıza getirip sonra tekrar geriye döngü yapma yöntemlerini bilmek çok önemli bir şey. İşte o zaman bu enerji bizim şifamız olur. Nerede ağrımız var mesela baş ağrımız var. Çekelim o enerjiyi ağrıyan yerimize toplayıp şifalanalım, bu çok özel enerjiyi kullanalım. Yani bütün dünya seksüel enerjiyi döndüremediği için ve o enerjiyle organlarını besleyemediği için bu durumda. Belki de her okulda her tedrisatta bu eğitimler olmalı.

Hiç özel görüntüler aldınız mı?

Beş gece karanlık bir oda da kaldık. Sadece karanlıkta hiç dışarı çıkmadan ve çok az bir şey yiyerek su içerek. Muhteşem bir deneyimdi ve orada bana çok büyük vizyonlar geldi. Duru görümün daha da güçlendiğini, bilincimin daha da açıldığını, farklı imgeler, simgeler görerek ve gelişimimin o beş günde ne kadar hızlandığını gözlemledim. O nedenle insanlara hep öneriyorum mutlaka karanlıkta uyuyun. Gün içinde de kendinize karanlık odalar ayarlayın. Işığı çok fazla açmayın. Ara ara bir günü kendinize ayırın biraz karanlıkta kalın. Kendinize dönün. Ben bunu çok yapıyorum. Bunlar için bizim şifa mumlarımız var.

“Frekansla ışık terapisi yapan patch’ler ışık sinyallerini hücrelere gönderiyor ve uyuyan hücrelerinizi uyandırıyor”

Girişimci, çok yönlü bir iş kadınısınız. Neler üretiyorsunuz?

Mumları kendim tamamen soya malzemesiyle yapıyorum. İçine aromaterapi yağları koyuyorum ve mumları yaparken frekans müziği dinliyorum. Mumlara da frekans yüklemesi yapıyorum. Üzerlerinde doğal taşlar oluyor ve bu mumları yaktığınızda solumak da şifa. Ayrıca çelik, manyetik takılarımız var. Düşük frekanslı enerjiler çeliğe yaklaşamazlar. Bu çelik bileklikler sürekli manyetik alanımızı temizliyor ve koruyor. Malzemesi sadece çelik değil bir de bakırdan magneti var. İçinde mıknatıs var ve bu mıknatıs sayesinde çalışmayı yapıyor. Mesela, uyku problemi olan, yorgun uyananlar çok faydasını görüyor. Bir de light teknoloji patch’ler var. 7 çeşit patch var. Bunların içinde de organik kristaller var. Bunları cildinize koyduğunuzda cildiniz bir şey emmiyor. Bu tamamen frekans teknolojisidir. Artık frekans çalışmaları pek çok şeyi iyileştiriyor. Aslında bu kuantum seviye bir teknoloji, ışık terapi gibi ışık sinyallerini hücrelere gönderiyor ve uyuyan hücrelerinizi uyandırıyor. Bu patch’leri çakra noktalarımıza veya meridyen noktalarımıza koyabiliriz ya da elinize kolunuza istediğiniz bir yere yapıştırabilirsiniz. Vücut ısısı ile çalışıyor. Eğer sizi rahatsız ederse tişörtünüzün üzerine de koyabiliyorsunuz. 12 saat ömrü var ama ondan sonrada etkisi devam ediyor. Sizinle birlikte yaşlanmasını istediğiniz, iyi yaşamasını istediğiniz birine yapıştırabilirsiniz.

Dergi