Ana Sayfa Spiritüalite Yalnız Değil Sadece Tek Olduğumuzu İdrak Etmek…

Yalnız Değil Sadece Tek Olduğumuzu İdrak Etmek…

Yalnız Değil Sadece Tek Olduğumuzu İdrak Etmek…
Akyayla

Günümüzde maalesef çoğu bilgi ilahi düzene uyumlu değil. Bazı bilgiler beynimize tamamen parazit atıyor. Gerçek manada düzeni, uyumu yakaladığımızda parazitler yavaş yavaş yok olur. Ruhumuza ve yaşam planımıza yaklaştığımızda ise iç dirençler ortaya çıkar. Bir yanımız ruhun planına uymak istemez isteksiz ve dik kafalı bir diğer yanımız ise ruhun söylediklerini yapmak, arzularını yerine getirmek ister, gittiği yönde ilerlemeye başlar. Ve burada da anlamlandıramadığımız bir iç huzursuzluğu, eksiklik hissi ve kendimizce doğruyu bulma yolculuğumuz başlar.

Hazırlayan: Nilüfer İyisoy Demir

Akıl Oyunları!

Genel anlamda her nerede doğup büyüyüp o kültüre ve inanca mensup olsak da farklı kutuplar arasında yaşayan tüm insanların durumu budur. İnsan olmayıp var olan tüm canlılar ilahi düzende muhteşem bir sistemde ne yapacağını bilir. Akıl dediğimiz onlarda olmadığı halde bir tek insanın doğumundan başlayarak ölümüne kadar hep bir bilme arzusu olur. İşte burada başlar hepimizin Akıl Oyunları. Başında da belirttiğim gibi iki tür duygu ile doğan insan, bu yönleriyle mücadele ederken iç dirençlerin ortaya çıkması ile içsel olarak hayatını kaybetme korkusu ortaya çıkar. Sınır çizgisinde ya da sınırı aşarak deneyimler yolculuğunu. Bu yüzden farkında olmadan ruha bağlı olarak bilinmeze doğru yolculuğa çıkmak korkutur bizi. Bir tarafımız ruhun yolunu izlememiz gerektiğini söylerken, diğer yanımız kendi fikrince tekrar tehlikeye atılmamızı önlemek için beynin yarattığı ilizyon yani korku, panik hali, şüphe, atalet ve kendini değiştirmeye yanaşmama hatta uç durumlarda bağımlılık ve depresyon yaratır.

İç dirençler genelde doğrudan algılanan şeyler değildir. Kendilerini yapımıza ve koşullarımıza uydurarak bize tanıdık ve makul gelen izlenim ve düşünceler halinde iş görürler. Ben bunu yapamam, henüz o noktaya gelmedim, daha öğrenmem gerekenler var, başkaları benden daha iyi, zaten benim bir etkide bulunmam mümkün değil, ben kimimiz, böyle bir şeyi yapabileceğime inanmıyorum gibi. Kendi algımızdan bize verilenlerden şüpheye düşer, aklımız karışır bir de üstelik bunu çeşitli nedenlere bağlarız ya da içsel sesimiz her şeyi mükemmel yapacağını söyleyip korkularını bastırmak adına, sen mükemmelsin, çok akıllısın, süpersin diyerek altyapısında ‘ben’ dediğimiz başka bir şeyi ortaya çıkartır. Başlarız en doğrunun biz olduğumuzu kanıtlamanın derdine.

Bu iç direncimiz ruhumuza yönelik sesi duymamızı engeller başlarız dış sesleri duymaya ve başka enerjilerin bize hâkim olmasına izin vermeye. Bu sesler ilk olarak rahatlık ve tembellik yapar bir sonraki adımının ne olacağını içsel olarak bilsek de tembelliğin ardından bir erteleme başlar; bugün çok yoğunum, yarın önemli randevum var, önümüzdeki hafta çok yoğun ve eninde sonunda içsel dürtümüz zayıflayıp sönmeye başlar. Alışkanlıkların gücü bizi tereddütte bırakır. Üstelik hangi gelişim düzeyinde olursak olalım yolumuzdan saparak başka şeylerle oyalanırız. Bu oyalanmalar içimizdeki korkuları daha da büyütüp kendini beğenmişlik ve EGO halinde bize geri döner. Çünkü her değişiklik bilinmeyene güvenilmez olana doğru bir adımdır. Ve korkudan kaygıya geçeriz. Bu da savunma sistemimizdeki kapıyı ardına kadar açar ve başka enerjilerin etkisine gireriz beynimizdeki seslerin kendimize ait olduğunu düşünür ve seslerin geldiği doğrultuda hareket etmeye başlarız.

Bu bir tür kaçıştır aslında. Kendimizden kaçmaya başlarız. Neyden, kimden kaçtığımızı bilmeden… Korkularımızın sebebi ne olursa olsun bu arada kaçacak hiçbir yer olmadığını, hiçbir yerin güvende olmadığını, yalnız olmayıp tek olduğumuzu ve ilahi düzene tam anlamıyla güvenebilmek adına, tesadüf karşılaştığımız ama daha sonra hayatımızda özel bir yere sahip olacak insanlarla tanışırız tekrar hatırlayıp hatırlatabilmek için. Kitaplar, yazılar her şeyin nasıl harika bir işleyişi olduğunu tekrar tekrar keşfetmemiz içindir.

Kaçacak hiçbir yerin olmadığını ve her bir canlının mutlak surette ne yapacağını bilmediğini bilmesine güvenip ve her bir insana verilen ilahi rehberle dünyaya geldiğimizi ‘yalnız olmadığımızı’ sadece bu ‘kendi yolculuğumuzda tek olduğumuzu’ idrak etme temennisiyle…

Dergi