Ana Sayfa Kişisel Gelişim İnsan Geçmişi Anlamadan, Nasıl Okur Bugünü; Nasıl Olur Yarını!

İnsan Geçmişi Anlamadan, Nasıl Okur Bugünü; Nasıl Olur Yarını!

İnsan Geçmişi Anlamadan, Nasıl Okur Bugünü; Nasıl Olur Yarını!
Akyayla

Kadim zamanlara bakmadan bugünü nasıl okur insan. Filozof Heraklitos değişimin öneminin altını, “Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz” sözleri ile çizmiştir. Heraklitos‘a göre evrende hiçbir nesne, nesnelerin hiçbir özelliği yoktur ki değişmeden kalsın. Öyleyse neden değişmiyor bu insanoğlu.

2025 Ocak sayımızdan itibaren çok değerli yazar kadromuza bizleri kırmayarak katılan, muazzam eseri Kenz Külliyatı serisinin büyük bir heyecanla beklenen dördüncü kitabını hazırlama yoğunluğu içerisinde olan çok değerli Fizik ve Felsefe insanı Araştırmacı Yazar Işık Kızıltuğ’un, katıldığı bir yayından aklımda kalanlar… Kuran tahrip olmamış tek kutsal metin. Kuran ikinci insanlık periyodunu yani Nuh Tufanından sonraki dönemi anlatır. Önceki dönemi anlatmıyor. Ne oldu da insanlık yeryüzünden silindi? 124.000 peygamber gönderildi insanlığa. Yaklaşık olarak son 2 bin yılda üç elçinin geldiğini biliyoruz. Bu rakamlar ışığında bütün kadim okumaları yaptığınızda, en az milyon yıllık bir insanlık tarihinden ve bizden önce var olmuş beş büyük insanlıktan bahsediyoruz. Yani yeryüzünden helak olup silinmişler ve insanlık yeniden yeşermiş. Biz sadece bizden önce Nuh Tufanı ile birlikte yeryüzünden silineni biliyoruz. Biz altıncı evre insanlığız. Bütün bu insanlıklara 124.000 bin elçi tabi ki aynı mesajları getiriyor. Allah birdir. Ve ben şöyle yazıyorum kitaplarımda, tüm mitolojiler üzerlerinden geçen on binlik yüz binlik yıllar dolayısıyla tahrifata uğramış kendi zamanının kutsal metinleridir. Masal ya da uydurma değildir. Onun için bu kadar uyuşuyor, diyordu. Ne akıl almaz sonsuz bir yaratımın içerisinde okyanusta bir su damlası bile değilken nedir bu paylaşamadıklarımız, kanaatsizliklerimiz, yakıp yıkmalarımız, sövüp dökmelerimiz, alıp veremediklerimiz…

Bizi biz yapan insanlığımızdır, yaratılmışın en mükemmeli oluşumuz. Tabi hakikati bulamayız! Çünkü baktığımız yer madde, maddesellikte, hırslarımızda, çekememezliklerimizde, nefsimizde boğulurken hep aynı şeyde takılı gibi insan; öyle ki altıncı kez yok oluşa giderken, bunca ahir zaman alametini yaşarken yine çok sevgili Işık Kızıltuğ’un dediği gibi şeytanın en büyük hilesi insanoğlunu kendisinin gerçek olmadığına inandırmış olması. Oysaki ne çok ve ikrarda olarak aramızda… Bunun için ispata gerek duymamalıyız, dünyada her an yaşananlara bakmamız kâfi. Ve Yüce Allah ayetinde der ki; “Biz geçmişteki ve o halkların çoğunu dünyaya göndermeden önce yaptığımız anlaşma sırasında verdikleri sözü tutanlar olarak değil de pek çoğunu doğrudan sapmış fasık bulduk.”

Sözün özü; dünya zamanıyla dönen ahir ömrümüz, bu zaman mekân kavramından çıktığımızda, toplasanız sekiz saniye süren bu dünya hayatında, görünen o ki nasıl değişemeden dönüşemeden bitti diyeceğiz. O zaman lafı daha fazla uzatmayayım ve hepinize selam ederken bir sözü yineleyeyim; akla uydum derdi buldum; kalbe uydum huzuru buldum.

Bu sayımızda da hepimizi saran bu zemheri karanlıkta bir olduk biz olduk; dergimizde emeği geçen tüm dostlarla bir mum ışığı olmayı umduk. Dileriz bu ay da ele aldığımız konularla, hayatlarınıza bir nebze dokunmuş oluruz. Keyifli okumalar dilerim.

Dergi